23-29 Eylül Uluslararası İşitme Engelliler Haftası
Normal bir kişinin kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri, bedensel veya ruhsal yeteneklerindeki kalıtımsal ya da sonradan olma herhangi bir noksanlık sonucu yapamama olarak tanımlanan ‘Engellilik’, farklı nedenlere bağlı olarak oluşmaktadır. Dünyada da engelliliğe yönelik uygulanan yasal düzenlemelerin yanı sıra engelliliğe dikkat çekmek ve halkı bilinçlendirmek amacıyla bazı günler ve haftalar belirlenmiştir. Belirlenen haftalardan biri de “Uluslararası İşitme Engelliler Haftası”dır. Uluslararası İşitme Engelliler Haftası ilk olarak 1958'de İtalya'nın Roma kentinde başlatılmıştır. İlk Dünya Kongresi'nin düzenlendiği aynı ayı anmak için Eylül ayının son haftasında her yıl kutlanır. Ülkemizde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 2005 yılında kabul edilen 5378 sayılı Engelliler hakkında kanun ile engelli bireylerin hakları anayasal düzende koruma altına alınmıştır.
Dünya Sağlık Örgütüne göre dünya nüfusunun %5'inden fazlasında işitme kaybı vardır. 2050 yılına kadar 700 milyondan fazla insanın yada her on kişiden birinin rehabilitasyon gerektiren işitme kaybına sahip olacağı tahmin edilmektedir. Dünya çapında tahminen 34 milyon işitme engelli çocuk vardır ve bu çocukların %80'i düşük veya orta gelirli ülkelerde yaşamaktadır.
Ülkemizde yılda yaklaşık 1.200.000 bebek doğmakta ve her bin bebekten 2-3’ü ileri derecede işitme kaybı ile dünyaya gelmektedir. Çocukluk döneminde geçirilen hastalıklar, kulak enfeksiyonları, kazalar ve kullanılan bazı ilaçlar nedeniyle bu oran geçici işitme kayıplarıyla birlikte %6’ya kadar çıkmaktadır.
Amacımız; geleceğimiz olan çocuklarımızın, tarama testleri ile erken dönemde saptanan ve tedavi edilebilen hastalıklar konusunda erken müdahalelerinin yapılarak yaşıtları, sağlıklı çocuklarla eşit koşullarda yaşamlarını sürdürebilmelerini sağlamak ve sağlıklı bir nesil oluşturabilmektir. Ailelere düşen görev çocuklarının işitme taramalarını zamanında yaptırmak ve işitme kaybı saptandığında tedavi ve eğitim süreçlerine etkin bir biçimde dahil olmaktır. Bu sayede erken teşhis konup ve erken rehabilite edilen çocukların dil gelişimine paralel olarak; zihinsel sosyal ve ruhsal gelişimleri normal yaşıtlarına benzer seviyede gelişebilir.
Dr. Hüseyin SARIKAYA
İl Sağlık Müdürü