1 ARALIK DÜNYA AIDS GÜNÜ
‘’HAYATIN AKIŞINDA HIV ENFEKSİYONU’’
HIV Enfeksiyonu ilk defa ortaya çıktığı 1980’li yıllardan bu yana, tüm dünyada artarak yayılmaya devam etmektedir. Enfeksiyon korunmasız cinsel temas, ortak paylaşılan enjektörlerle damar içi madde kullanımı, enfekte kan transfüzyonu yoluyla veya anneden bebeğe gebelik döneminde, doğum sırasında veya doğum sonrasında emzirmeyle bulaşabilmektedir. Bulaş yolları nedeni ile HIV enfeksiyonu tüm yaş gruplarında görülebilmektedir.
Bulaşıcı hastalıkların ihbarı ve bildirim sistemi doğrultusunda, HIV/AIDS vakalarının bildirimleri zorunlu olmakla birlikte, 1994 yılından itibaren özel sürveyans yürütülmekte olup bireylerin ayırımcılık ve damgalanmaya uğramalarına engel olmak üzere, tanı konulan hastaların bildirimleri isim belirtilmeden kodlu bir şekilde yapılmaktadır.
Hastalığın tedavisinde önemli gelişmeler kaydedilmiş olup uygun tedavi ve takiple hastalık kronik hastalıklar grubundaki hastalıklar gibi seyretmektedir. Ayrıca uygulanan ilaç tedavisi bulaştırıcılığı da azaltmakta anneden bebeğe enfeksiyonun geçişini engelleyebilmektedir.
Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı UNAIDS 2015 yılı raporuna göre; dünyada 2015 yılı içinde yaklaşık 2,1 milyon kişinin HIV enfeksiyonuna yakalandığı, dünyada 36.7 milyon HIV taşıyıcısının bulunduğu ve 1,1 milyon kişinin AIDS nedeni ile öldüğü belirtilmektedir.Dünya genelinde hasta sayısı azalırken Doğu Avrupa ve Orta Asya da hasta sayısı artmaktadır. Türkiye, Ukrayna, Moldovya ve Rusya hasta sayısının artmakta olduğu ülkeler arasında yer almaktadır.
Türkiye halen dünyada HIV/AIDS açısından hastalığın az sıklıkta görüldüğü ülkeler arasında yer almaktadır. Ancak öbür taraftan her yıl vaka sayısının arttığı izlenmektedir. Bu artışta, nüfus artışı, hastalığa ilişkin farkındalığın artması, tanı ve tedavi hizmetlerindeki gelişmeler etkili olmaktadır.
Ülkemizde, 1985 yılından günümüze kadar doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirilen 12281 HIV ve 1485 AIDS vakası mevcuttur. Vakaların % 78’i erkek, % 22’i kadın olup, % 15,8’si yabancı uyruklu kişilerden oluşmaktadır. Vakaların en fazla görüldüğü yaş grubu 30-34 ve 25-29 yaş grubudur. Bulaş yoluna göre dağılımına bakıldığında vakaların % 49,7’si cinsel yolla bulaşmakta olup, cinsel yolla bulaştığı bildirilen bu vakaların da 2/3’ü heteroseksüel cinsel ilişki olarak bildirilmiştir. Ayrıca, vakaların % 1,6’sının bulaş yolunun damar içi madde kullanımı yolu ile olduğu bildirilirken, % 46,5’inin bulaş yolunun bilinmediği bildirilmiştir.
HIV enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır ve korunma önlemleri tedaviden çok daha etkili ve ucuzdur. En sık görülen bulaşma yolunun cinsel temas olması nedeni ile korunma büyük önem taşımaktadır. “Tek çare tek eşliliktir.” sloganı ile de ifade edildiği gibi; tek eşliliğin yanı sıra, riskli cinsel temasta doğru kondom kullanımı, hastalığın cinsel yolla bulaşmasına karşı en güvenli ve basit korunma yollarıdır. Şüpheli durumlarda ise doktora müracaat ederek gerekiyorsa test yaptırmak gerekmektedir.
Ülkemizde 1986 yılından bu yana kan ve kan ürünleri ile olan bulaşmaya karşı korunma amacı tüm kan ve kan ürünleri HIV yönünden test edilmektedir. 1987 yılından beri organ ve doku nakilleri öncesinde de gerekli testler yapılmaktadır.
Günümüzde doğru zamanda ilaç tedavisine başlayan HIV pozitifler kaliteli ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilirler. Geç HIV tanısı alan ve AIDS evresinde olan kişiler dahi ilaç tedavisiyle sağlık ve yaşam kalitelerini artırarak yaşamlarını sürdürebilirler. Ülkemizde ilaca erişimde sorun yaşanmamaktadır.
Bunların yanısıra, HIV pozitif annenin; gebelik döneminde, doğum sırasında ilaç tedavisi alması, doğum sonrasında bebeğe uygulanan ilaç tedavisi ve emzirmenin önlenmesi ile anneden bebeğe HIV bulaşı önlenebilmektedir. HIV(+) anneden ilaç tedavisi ile HIV(-) bebek doğabilmektedir.
HIV enfeksiyonu, HIV pozitif kişilerle, aynı iş yerinde çalışmak, aynı okulda okumak, aynı ortamda bulunmakla,ortak çatal kaşık kullanmakla, dokunmak, tokalaşmakla, telefon, kitap, defter gibi araçları ortak kullanmakla, ortak duş-banyo alanlarını, havuzları, tuvaletleri ortak kullanmakla böcek ve sinek sokması ile bulaşmaz.
Ülkemizde; HIV/AIDS hastalığının yayılımının önlenmesi hedefiyle toplumda ve yüksek riskli davranışta bulunan gruplarda korunma ve önleme çalışmalarına öncelik verilmesi, HIV ile yaşayan kişilere yönelik ayrımcılık ve damgalanmanın önlenmesi, şüpheli teması olan kişilerin HIV/AIDS hastalığı, bulaşma, korunma yolları konusunda bilgilendirilmesi ve doğru yönlendirilmeleri, HIV ile yaşayan kişilerin tedaviye kolay ve kesintisiz biçimde ulaşmasının sağlanması, sosyal destek, bakım olanaklarının iyileştirilmesi ve yaşam kalitelerinin arttırılması için çalışmalar yürütülmekte ve yeni çalışmalar planlanmaktadır.
Bakanlığımız, insan haklarını gözeterek ve etik kurallar çerçevesinde, UNAIDS ve Dünya sağlık örgütü tarafından belirlenen uluslararası öneri ve uygulamalar ışığında, konunun tüm paydaşlarını kapsayacak bir bakış açısı ile çalışmalarını işbirliği içinde sürdürmeye devam etmektedir.
“VİRÜSLE SAVAŞMANIN EN ETKİLİ YOLU, ONDAN KORUNMAKTIR.
TEK ÇARE TEK EŞLİLİKTİR.”