9 MAYIS DÜNYA ÇÖLYAK GÜNÜ
08 Mayıs 2020

 

9 MAYIS DÜNYA ÇÖLYAK GÜNÜ

 

         Çölyak hastalığı, genetik yatkınlığı olan bireylerde buğday, arpa, çavdar gibi tahıllarda bulunan ve suda erimeyen “gluten” isimli proteine karşı duyarlılık sonucu gelişir. Genetik yatkınlık, özgül çevresel faktörlerle temas ve bağışıklı sistemindeki mekanizmaların neden olduğu enteropati (barsak hastalığı) gelişir. Hastalık temel olarak ince bağırsağı yüzeyini etkiler ancak farklı organ/sistem etkilenmeleri de söz konusudur. Hastalık beslenmeye tahılların eklenmesinden sonra herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir.

       Çölyak hastalığı her yaşta teşhis edilebilmekle birlikte teşhisi zor olan hastalıklardan biridir. Çünkü belirtiler çoğunlukla ilişkili bir başka hastalığı da düşündürmektedir. Örneğin erken osteoporoz, kansızlık, teşhis edilmemiş laktoz alerjisi gibi hastalıklarla benzer belirtiler gösterdiğinden karıştırılabilir. Çölyak hastalığı olan çocuklarda özellikle karın ağrısı, karında şişlik, ishal, huzursuzluk, iştahsızlık, enfeksiyonlarda artış ve gelişme geriliği, kusma, kilo alamama ve boy uzamasında yavaşlama gibi tipik belirtilerle ortaya çıkabilir. İleri yaşlarda hastalığın belirtileri daha geniş bir yelpazeye yayılır.

       Yetişkinlerde görülen belirtiler ise karın bölgesinde öne doğru şişkinlik, yaşa göre kilo azlığı,  kas zayıflığı, kansızlık, dışkıda anormallik, büyük tuvalet ihtiyacının artması,  ishal, kusma,   bezginlik,  nedeni bilinmeyen karaciğer hastalıkları,  büyüme geriliği,  ağız içinde oluşan aftlar,    iştahsızlık, gaz şikâyetleri,  eklem ve kemik ağrıları, sinirlilik, ciltte kaşıntılı döküntüler olarak belirtilmiştir.

        Çölyak hastalığının insan sağlığı üzerinde önem taşıyan birçok değişimlere neden olmasından dolayı doğru teşhisi önemlidir. Teşhis yöntemlerinden kan testleri serolojik özel testler  (AGA, EMA) ile ön tanı konmakta ancak kesin tanı ince bağırsak biyopsisi ile konmaktadır.

          Çölyak hastalığının tek tedavisi ömür boyu buğday, arpa, çavdar yulaf tahıllarında bulunan glutenden uzak sıkı bir beslenme düzenidir.

         Ülkemizde Çölyak hastalığı görülme sıklığı yüzde 1 ile binde 3 arasında değişmekte olup Türkiye’de 250 bin ile 750 bin arasında çölyak hastası tahmin edilmekte iken ancak yüzde 10’nuna tanı konulduğu dikkate alındığında 25 bin ile 75 bin arasında tanı almış hasta beklenmektedir. Toplumda tanı almamış hastalar buz dağının görünmeyen kısmıdır.

          Bakanlığımız, STK’lar, Üniversiteler ve özel sektör işbirliğinde Erişkin Bazı Metabolizma Hastalıkları (Tiroid, Osteoporoz, Gut) Ve Çölyak Hastalığı Kontrol Programı 2019-2023 hazırlanarak, Çölyak hastalığı ile ilgili eylem planları belirlenmiştir.

          Çölyak hastalığında tüketilebilen güvenli yiyecekler;

•        Tüm sebzeler,

•        Tüm meyveler,

•        Tüm bakliyatlar,

•        Tüm katkısız katı ve sıvı yağlar,

•        Yumurta, bal, reçel, basit toz şeker, zeytin,

•        Et, balık, tavuk, (Bu ürünler katkılı olmadıkları gibi daha önce unla kızartılmış bir yağda kızartılıp işleme tabi tutulmamalıdır.)

•        Una batırılmamış konserve çeşitleri,

•        Mısır, pirinç, patatesin hem kendileri hem de unları besin hazırlamada kullanılabilir. Ayrıca kestane unu, nohut unu, soya unu, üzüm çekirdeği unu da kullanılabilir.

•        Evde çekilmiş güvenli baharatlar, olmakla birlikte işlenmiş ürünlerde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (GTHB) etiket yönetmeliğine göre glüten içeren gıdalarda belirtilmek zorundadır. Çölyak hastalığında kişilerin okul ve dışarıda yemek yerken dikkatli seçimler yapması son derece önemlidir.

         Çölyak hastalığında tüketilen özel glutensiz gıda ürünlerde mevcuttur. Glutensiz un,  glutensiz makarna,  glutensiz şehriye,  glutensiz çikolata,  glutensiz kek, glutensiz kraker,  glutensiz irmik,    glutensiz güllaç,  glutensiz bisküvi,   glutensiz tarhana bunlardandır. 

          Çölyak hastalığı ile karşılaşıldığında, sağlıklı bir yaşam için gerekli olan en önemli şeylerden biri dikkattir. Yaşantıyı daha kolay bir hale getirmek için hastalığa sebep olan gıdalardan uzak durmaktır. Dikkatli bir beslenme programıyla her sağlıklı insan gibi bu bireyler büyür, okula gider, evlenir, çocuk sahibi olur, çalışır ve yaşantısına devam edebilirler. Çölyak bir yaşam tarzı olarak hayata yerleşmelidir.