OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU
02 Nisan 2019

                                                                                                      OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU

 Yaygın gelişimsel bozukluk (YGB); birden fazla bozukluğu içeren genel bir tanı grubu olup erken çocukluk döneminde başlayan sosyal etkileşim, iletişim, dil gelişimi ve davranış alanlarında çoklu temel fonksiyonların gelişmesinde gecikmeleri de içeren bir spektrum bozukluğudur.  Bu grupta yer alan ve en çok bilinen yaygın gelişimsel bozukluk Otizm Spektrum Bozukluğu’dur.

Otizm Spektrum Bozukluğu, genel olarak belirtileri yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden; etkileşim ve iletişim alanında belirgin gecikme, sapma ve kısıtlayıcı ilgi alanları ile kendini gösteren karmaşık nörogelişimsel bir bozukluktur. Her coğrafyada ve her sosyoekonomik düzeyde görülebilmektedir.

Birleşmiş Milletler tarafından 2008 yılında 2 Nisan tarihi “Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak kabul edilmiş olup tüm dünya ile birlikte ülkemizde, 2 Nisan günü başlayan ve Nisan ayı boyunca devam eden farkındalık etkinlikleri ile erken tanı, tedavi ve eğitim hizmetlerine erişimin önemi vurgulanmaktadır.

Otizmin Belirtileri Nelerdir?

Belirtiler yaşamın ilk 3 yılında görülmeye başlar. Genel olarak dil gelişiminde gecikme ve tekrarlayıcı davranışlarla seyreder.

Duygusal-sosyal gelişim problemleri sıklıkla ilk 2 yılda görülmeye başlar, tekrarlayıcı davranışlar ise 18 aylıktan sonra ortaya çıkar.

1. Dil Gelişimi ile İlgili Belirtiler:

  • Çoğunlukla konuşma gecikmesi ( 1 yaşında tek kelimeler, 2 yaşında 2 kelimelik cümlelerin oluşmaması ) ya da hiç konuşmama en sık başvuru nedenidir.
  • Ses tonları genelde monotondur, “robot” ya da mekanik ses tonu ile konuşabilirler, ses tonlarını ayarlamada problemleri olabilir.
  • Kendilerinden “ben” yerine “o” veya kendi ismiyle söz edebilirler.  Örneğin ; “ben süt içmek istiyorum” yerine “o süt içmek istiyor” gibi.
  • Duydukları sesleri, kelimeleri aynı tonlama ile tekrar edebilir ya da bir cümleyi saatlerce aynı şekilde söyleyebilirler.
  • Müziğe karşı çok ilgili olabilirler. Şarkı sözlerini ezberleyebilirler, ancak konuşma dilini kullanmakta zorlanırlar.
  • Çoğunlukla konuşmayı kendiliğinden başlatma ve sürdürmede zorlanırlar.
  • Daha çok ihtiyaçlarını ifade etmek için konuşurlar. İlgilendikleri konular üzerine tekrarlayıcı konuşmalar görülebilir. Genellikle karşılıklı sohbet, uzun süre iletişimi devam ettirme, karşı tarafın görüşlerini merak etme görülmez veya seyrektir.

2. Sosyal ve Duygusal Gelişim ile İlgili Belirtiler:

  • Çoğu ilk bebeklik döneminden itibaren göz göze bakmaktan kaçınır ya da hiç göz teması kurmaz.
  • Genellikle ilk bebeklik dönemlerinden itibaren normal çocuklarda görülen “gülümsemeye karşılık verme” bu çocuklarda görülmez veya seyrektir. Bazen anlamsız gülümsemeleri olabilir. 
  • İlgi duyduğu bir nesneyi gösterirken annenin yüzüne bakmaksızın gösterirler.
  • Genellikle 7-8 ay civarlarında “ce-e” oyununa tepki vermezler.
  • Genellikle 1 yaş civarında “bay-bay” yapmayı öğrenemezler ya da farklı biçimde ve çok daha geç taklit ederler.
  • Donuk yüz ifadeleri vardır.
  • Kucağa alınmaktan, dokunulmaktan pek hoşlanmazlar.
  • Seslenildiğinde bakmazlar (çoğu zaman aileler duymadıklarını düşünerek doktora götürebilirler), özellikle insan sesine ilgileri zayıftır.
  • Çevrede olup bitenlere karşı ilgisizdirler.
  • Yaşıtlarına ilgi göstermezler, onlarla oynamak yerine yalnız başlarına olmayı tercih ederler.
  • Evcilik, hırsız-polis gibi taklide dayalı oyunları çoğunlukla oynayamazlar.
  • İnsanları bir “eşya” gibi kullanabilirler. Örneğin istedikleri şeyleri annelerinin elini tutarak işaret ederler ve istediği verildikten sonra da yanlarında kimse yokmuş gibi davranırlar.
  • Hep aynı şekilde ve hep aynı tür oyuncaklarla oynamak isteyebilirler.
  • Oyunları genellikle tekdüze ve tekrarlayıcıdır.
  • Bazen diğer çocukların ilgi gösterdiği oyuncaklara hiç ilgi göstermezler. Bunlar yerine örneğin, tencere tava gibi ses çıkaran eşyalara ya da küçük yaşlardan itibaren gazete ve kitaplara ilgi gösterirler.

3. Kısıtlı İlgi Alanı ve Tekrarlayıcı Davranışlarla İlgili Belirtiler

  • Değişikliklerden hoşlanmazlar. Örneğin; yeni giysi alınınca veya oda düzeni bozulunca aşırı tepki verebilirleri.
  • Bazı tekrarlayıcı davranışları olabilir. Örneğin; parmak ucunda yürüme, kanat çırpma gibi el hareketleri olabilir.
  • Bazen okula gitmeden televizyondaki ya da gazetelerdeki markaları (araba, cep telefonu vb) öğrenebilirler.
  • Uzun süre dönen eşyaları izleyebilirler.
  • Bazı eşyalara aşırı tutkun olabilirler. Örneğin; elektrik kabloları, boş şişeler gibi anlamı olmayan nesnelere aşırı ilgileri olabilir.
  • Bazı eşyaları tatma ve koklama yoluyla tanımayı seçebilirler. Her türlü şeyi koklayabilirler ve ağızlarına götürebilirler.
  • Pek çoğunda aşırı duyusal duyarlılık olabilir. Kimsenin almadığı kokuları alma, normal gürültüden rahatsız olma, elleriyle kulaklarını kapatma görülebilir.

Otizmin Sebepleri Nelerdir?

Sebebi kesin olarak bilinmemekle birlikte daha çok genetik nedenli gelişimsel bir beyin hastalığı olarak kabul edilmektedir. Ayrıca annenin gebeliği sırasında kullandığı ilaçlar, radyasyon, doğum travmaları, prematüre doğma, ensefalit denen beyin iltihabı bazı durumlarda ve ileri baba yaşında otizm gelişme riski artar.

Bir çocuğunda otizm olan ailenin diğer çocuğunda otizm spektrum bozukluğu görülme oranı %4-10 arasındadır, yani risk artmıştır.

Otizmin Sıklığı Nedir?

Ülkemizde bu alanda yapılmış kapsamlı bir çalışma bulunmamakla birlikte uluslar arası verilere göre 68 çocuktan 1’i otizmlidir. Erkeklerde kızlara göre daha sık görülmektedir.

Doğumdan Önce Otizm Tanısı Konulabilir mi?

Bugünkü yöntemlerle otizmin doğum öncesi tarama testi bulunmamaktadır.

Otizmin Tedavisi Var mı?

Otizmdeki temel belirtilere yönelik özel ilaç veya aşı yoktur. İlaç tedavisi çoğunlukla eşlik eden hırçınlık, aşırı hareketlilik, dikkat dağınıklığı, depresyon, yoğun takıntılar ve tekrarlayıcı hareketleri için kullanılmaktadır.

En Önemli Tedavi Yaklaşımı – Eğitim:

Erken yaşta tanı konulup, beyin gelişiminin hızlı olduğu dönemlerde, özel eğitime yönlendirmek önemlidir.

Eğitim; çocuğun dil gelişimi, sosyal gelişimi, kendine bakım becerilerini kazanması ve yaşıtlarıyla birlikte okula devam edebilmesi için gereklidir.

Normal öğrenme yöntemleri, otizmli çocuklara uygun değildir. Bu çocuklar mutlaka yoğun, kesintisiz ve otizme özel eğitim müfredatına göre özel eğitim kurumlarına yönlendirilmelidir. Ailenin bu sürece katılımı çok önemlidir.

Otizmin Seyri Nasıldır?

Geçmiş yıllarda her 100 otizmli çocuktan yalnız 30’unun bağımsız yaşam sürdürebildiği ve tamamının ömür boyu bu tanı ile devam ettiği söylenirken, yeni araştırmalar otizmli çocukların %51’inin bağımsız/yarı bağımsız bir yaşam sürdürebildiğini ve yaklaşık %25’inin ise düzelerek tanı almadığını göstermektedir.

  • Zeka düzeyinin geri olmaması
  • Erken tanı alması
  • Erken yaşta yoğun eğitim programına devam etmesi
  • Dil gelişiminin erken yaşta kazanılmış olması
  • Ek psikiyatrik ve nörolojik hastalıklarının olmaması

Otizmin düzelmesi için olumlu özelliklerdir.

Otizmin Tanısını Kimler Koyabilir?

Otizmin kesin tanısı Çocuk ve Ergen Psikiyatristleri tarafından konulur.

Çocuk Doktorları (Pediatristler) şüpheli belirtileri olan olgulara ön tanı koyup çocuk ve ergen psikiyatristlerine yönlendirme yaparlar, ek tıbbi hastalıkların tedavisinde görev alırlar.

Aile Hekimleri şüpheli belirtileri olan olgulara ön tanı koyup çocuk ve ergen psikiyatristlerine yönlendirme yaparlar.
2 Nisan Dünya Otizm_Ek_a6725209-0243-48cd-a2a9-7eb069aac49f.jpg